top of page

OL'duğum Gibi OL'mak


Dün akşam benim için anlamını, duyduğum sevgiyi kelimelerle tarif edemeyeceğim

Can Özüm♥ ile sohbetimizde bir şey fark ettim. Yaşam devam ederken kendimizi olduğumuz gibi kabul etmekten bahsediyoruz durmadan. Bunu düşünürken de çoğunlukla fiziksel görüntümüzü, çok da memnun olmadığımız huylarımızı, yaptığımız hataları, kırgınlıklarımıza verdiğimiz tepkileri, bizi üzen deneyimlerimizi olduğu gibi kabul etmekten bahsettiğimizi gözlemliyorum. Bunları olduğu gibi kabul etmek evet bir başka bakış açısı evet. Asıl kabulün neysek O olmayı kabul etmek, OLMAK aslında bizi gerçekten özgürleştirecek şey. YAPMAK değil olmak. Günlerce kozasında büyüyen, gelişen, güzelleşen tırtılın 🐛 gün gelip de kozadan çıkıp kelebek olduğu anı düşünün. Açık yeşil, kendine has bir dokusu olan, insan boyutuyla kıyaslandığında küçük ve narin bedeni gün gelip de rengarenk kanatları, güzelliğinin sadece şekil değiştirdiği yine narin ve küçük bir bedene sahip, yürüyen değil uçan bir Kelebek OLuyor. Acaba kelebek🦋 OLduğu son halini kabul edip etmemeyi geçiriyor mu aklından? Hani benim yürümem lazım çünkü sadece yürümeyi biliyorum deyip, uçmaya direniyor mu? Hiç sanmıyorum, çok kez şahit oldum çocukluğumda ipek böceklerimin kozasından uçarak çıktığını. Doğada OL'duğunu sorgulayan tek varlık insanmış gibi geliyor. O yüzdendir ki yaptığı ile OL'duğu arasında sıkışıp kalıyor. OL'duğum gibi OL'mayı seviyorum. Ya siz? Bir de kelebeğin ömrü 1 gün diye söyler dururuz. Hangimiz kelebek için 1 gün ile bizim 80-90 yıllık ömrümüzün eş değer olup olmadığından eminiz? 🙂


Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page