top of page

Artık Konuşabiliriz!


“Artık dayanamıyorum. Sadece ufak bir yardım istediğimde bile aldığım cevap, yüz buruşturmalar ve ‘ne gerek var onu yapmaya’ denmesi canımı acıtıyor. Benim için o işin yapılması önemli ki gerekli görüyorum. Ne var sanki bir kez olsun ortalığı ayağa kaldırmadan istediğimi yapsa? Ne olur sanki onun için yaptıklarımı görse ve ondan bir şey istediğimde isteklerimi sorgulamasa? Emekli olduktan sonra bu hale geldi her şey. İkimiz de çalışıyorduk ve bana ev işlerinde, alışverişte destek oluyordu. Aslında yaptığı çoğunlukla alışverişin de ev işlerinin de önemli olduğuna uygun şekilde davranmasıydı. En azından ne gerek var demiyordu ve yardım istememe gerek kalmadan ‘sana yardım için yapabileceğim bir şey var mı?’ diye soruyordu. Değişen ne oldu? Şimdi emekliyim ve çalışırken muaf olduğum birçok iş artık bizzat benim sorumluluğumda. Hatta dışarıya çıktığında kolaylıkla ödeyebileceği faturalar, gelirken uğrayıp alabileceği ekmek bile benim sorumluluğumda. Artık kaldıramıyorum bunca yükü, ne yapmalıyım? Arkadaşlarım ‘hiçbir şey yapma bir süre, yaptıklarının kıymetini anlasın’ diyor. Denedim, onu da denedim. O zaman da neden hiçbir şey yapmadığım sorgulandı. Ne yapsam olmuyor? Gücüm kalmadı artık!!”

Diyelim ki size gelip de bu cümleleri oturduğu koltuğa çökmüş ve göz yaşı içinde anlatan bir kadın var. Bildiği her yöntemi denemiş ve bir türlü istediğini elde edememiş. İstediği şey de sadece eşi tarafından destek görmek. Siz olsanız ne yapmasını önerirdiniz? Sizce bu durumda kadın mı erkek mi sorumlu ilişkilerinde geldikleri bu durumdan?

Çokça kullanılan bir cümle vardır; ‘Sorumluluk verilmez, alınır.’ Kurumsal iş hayatımda hemen hemen herkesin dilinde olan ancak kimsenin de tam anlamını kafasında oturttuğunu gözlemlemediğim bir cümle. Görüyoruz ki bu çift de sorumluluk alma ve verme konusunda en baştaki uzlaşmanın değişen koşullar sonrasında güncelleme yapmadan fedakârlık ile devam etmişler ilişkilerine.

Nasıl mı? Emekli olmadan önce yardım istemeye hakkı olduğunu düşünen kadın, emekli olduktan sonra artık çalışmadığı için vaktinin çok olduğunu düşündüğü için ve gerçekleştirdiği tüm işlerin onu oyaladığı gerçeğini kendine bile itiraf edemediği için bildiği gibi devam etmiş hayatına. Erkek de eşinin boşluğa düşmeden rutin işlerle vakit geçiriyor olmasına sevinerek bu durumun devam etmesiyle mutlu olduğunu görmüş veya varsaymış. Aslında her iki tarafın da yaptığı eylemler birbirlerine zararı olmayan bilakis iyi niyetle yapılan eylemler.

Ancak gün gelip kadın, aldığı ev işleri sorumluluğunun ağır geldiğini fark etmesi, eşinin “ben eşime yardım etmeyerek ona iyilik yapıyorum” yargısını değiştirmeye yetmediği için sorumluluklar olduğu gibi kalmış. Başında konuşulmadan paylaşılan sorumluluklar şimdi de konuşulmadan yeniden düzenlenerek paylaşılsın istenmiş. Uzun zaman alan ve her iki tarafın da alıştığı durum, birden tek tarafa ağır gelen yükler sebebiyle durum artık bir sorun haline gelmiş. Feda-karlık adı altında başlayan eylemlerin hepsi beklenen karın elde edilemediği anda sadece yük oluyor.

Bu ilişkide, kişinin beklentilerinin ne olduğunu ve hangi amaçlarla bunca sorumluluğu düşünmeden aldığını tespit etmesi ve kendine olabildiğince dürüst davranarak bu amaçlardan kazancının ne olduğunu tanımlaması en yüksek fayda sağlayacaktır. Sonrasında eşi ile koşullar ilk değiştiğinde yapmaktan kaçındığı konuşmayı üzerinden yıllar geçmesine aldırmadan, tüm açıklık ve samimiyetle gerçekleştirmek tüm gizli kalmış olumsuz duyguların sevgi ve şefkatle dönüştüğünü görüp, bunca zaman neden konuşmadıklarına şaşıracaklardır.

Nereden mi biliyorum? Aylar önce evliliklerinin en kötü günlerini yaşayan bu çift erteledikleri tüm konuşmaları gerçekleştirdiler. Öyle ki kadının duygularını ve düşüncelerini, aldığı tüm sorumluluklarından beklediği kazançları dönüşüme duyduğu arzu ile kendine dürüstçe itiraf edebilmiş ve asıl alması gereken sorumluluğun kar beklentisi olduğunu fark etti. Ondaki dönüşüm eşini de olumlu dönüştürmüştü. O da aralarındaki kelimesiz, cümlesiz konuşmaların kendini çok yorduğunu fark etmiş ve çok sevdiği eşiyle ömrünün kalanında mutlu beraberliği yaşamanın anahtarını bulmuş olmanın şans olduğuna inanıyordu. Ben ise ortada tek şans gördüm, birbirlerine ve ilişkilerine verdikleri şans. Geriye kalan her şey birbirlerine, sevgilerine, aşklarına olan inançları ve evlilikleri için, çoğu çiftin zor bulduğu, emek vermekti.

Yaşadığınız sorunlarda önce kendi sorumluluğunuzu almak sizi olumsuz duygulardan özgürleştirir. Burada en çok dikkat edilmesi gereken şey ise sadece eşinize değil, kendinize de şefkat gösterebilmeniz. Fark ettikleriniz eşinizi anlamanızı ve onu artık yargılamadan ilişkinizi neşe ve keyifle geçirmenizi sağlayacaktır. Kendinize de en az ona davrandığınız kadar anlayışlı olun ki kendinizi daha yakından tanıyıp daha da çok sevmeniz için sebepleri kolaylıkla fark edebilin.

Sevgi ve şefkatle…

Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page