top of page

Neden Hasta Oluyoruz?


Dünya ve insanlık birlikte bir deneyimden geçiyor. Bu deneyim bu zamana kadar yok sayılan, önemsenmeyen veya sadece sözde kalan her fark edişi bizzat hayata uyarlanabilmesi için her şey dahil bir içeriğe sahip. Bu zamana kadar yapılmamış seçimlerin yapılması için insanlara sunulmuş son bir şans gibi.

Bu yazımda şu anda gündemde olan Covid-19 virüsüne yakalanma sebeplerine ilişkin kısaca açıklamalar ve seçimlerimizle başımıza gelen olaylar gibi sağlığımızın da seçimlerimizle nasıl değişebileceğini mümkün olduğunca kısaca açıklamaya çalışacağım. Çünkü her madde hem kişiye göre hem de hastalığa göre derin sebepler içeriyor. Bu yüzden sizden ricam okurken aklınıza gelen anı veya duygu varsa bunlarla ilgili kendinizi dönüştürmek için kullandığınız yöntemi uygulamanız. Danışanlarımla çalışırken ben regresyon terapisi, recall healing ve total biyoloji, nlp, duygusal zekâ gelişimi, enerji çalışmaları uzmanlık alanlarımı ve yetkinliklerimi uygulayarak farkındalık oluşması ve iyileşmeye aracılık eden kendi sentezlediğim yöntemimi kullanıyorum.

Hastalıklarla ilgili yazılarımda her zaman belirtirim. Bir kez daha altını çizerek belirtmek istiyorum. Hastalık hasta olan insanın seçtiği bir deneyim. Bu deneyimin sonucunu da bu deneyimden öğrenmeyi planladığı her neyse onu öğrenmekle değiştirebildiği gibi öğrendikten sonra yaşamını sonlandırmayı da planlayabilir. “Nasıl olur da bir insan hasta olmayı seçer ki?” diye soranlarınız olacaktır.

Şöyle düşünebilirsiniz. Aynı hastalığa yakalanmış ve aynı tedavi uygulanan kişilerden bir kısmı iyileşirken bazıları iyileşmez. Temelde hastalık aynı olabilir ama o hastalığı oluşturan faktörlerin içeriği farklılık göstermektedir. Bu faktörleri bugün yazacaklarımla şu anda yakından ilgili olanları ve genel hatlarıyla şöyle sıralayabiliriz.

Genetik: Anne ve baba aracılığıyla oluşan DNA ile aktarılan her şey. Hastalıklar, mizaç, kişilik yapısı, olumlu veya olumsuz deneyim ve anılar, bitmemiş görevler.

Epigenetik: biyolojide, DNA dizisindeki değişikliklerden kaynaklanmayan, ama aynı zamanda ırsi olan, gen ifadesi değişikliklerini, diğer bir deyişle, ırsi (kalıtımsal) olup genetik olmayan fenotipik varyasyonlar denebilir. Çevresel faktörler, beslenme alışkanlıkları, yaşam koşulları da epigenetiği etkiler.

Bilinçaltı: Kişinin farkında olarak veya olmadan oluşturduğu, başkalarından kopyaladığı inanç kalıpları, düşünce, duygu veya anılar, akaşik kayıtlar, geçmiş yaşam anılarına ait her şey.

Duygu benliği: Her birimizin anıları, bilincimize ve bilinçaltımıza kaydettiğimiz anılar ve bu anılara eşlik eden duygularla birlikte kaydetme şeklimiz ve kaydettiğimiz duyguların bulunduğu benliğimiz, duygu bedenimiz de diyebiliriz.

Kişilik: Büyük ölçüde yukarıdaki maddelerle şekillenen ancak kişinin kişilik yapısı ile seçimlerini yaparken eğilimli olduğu davranış, düşünce, karar biçimi diyebiliriz.

Tek yumurta ikizleri üzerinde çok sayıda yapılan bilimsel araştırmalarda yaşı ilerledikçe ikizlerin farklı hastalık deneyimi yaşadığı veya benzer hastalık deneyiminde uygulanan tedavide birini iyileştiren tedavinin diğeri için aynı derecede etki etmediği görülmüştür. Bu araştırmalar da bize ruhsal olarak özel olduğumuzu içsel olarak bilsek de bilimsel olarak da hepimizin özel olduğu gerçeğinin de altını çizerek gösterir nitelikte.

Hal böyle olunca her birimizin hastalığa gösterdiğimiz tepkimiz ve bu tepkiye sebep olan kök neden de tetikleyicilerimiz (trigger) de, travmalarımız da farklıdır.

Sevindirici olan genlerimizin kaderimiz olmadığı gibi seçimlerimizin de hayatımızdaki her şeyi değiştirebileceği. Türkçe çevirisinin son okumasını yaptığım John B. Arden'in Brain2Brain adlı kitabı da bize genetik olarak bir hastalığa yatkın olsak dahi duygularımızı, davranışlarımızı, kararlarımızı değiştirdiğimizde genetiğimizde baskın olan hastalık ihtimalini de değiştirebildiğimiz gerçeğini bize açıkça anlatıyor.

Şu günlerde panik olup kendini paralize etmeyi ve çevresini de endişe ve tedirginliğe sevk etmeyi seçen insanlar da dengesini neşesini, sevgisini koruyarak tedbirlerini almayı tercih eden insanlar da aynı haberleri görüyor, aynı baskıya maruz kalıyor ve endişe duysa da bunun üstesinden gelebilecek, dönüştürebilecek kendine has yöntemler geliştirebiliyor. Çünkü kendi duygularıyla veya başkalarının duyguları sebebiyle yaşamında duygudan duyguya savrulmuyor. Böylelikle kendine de çevresine de zarar vermek yerine sevgiyi, huzuru çoğaltarak bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. Gördüğünüz gibi hastalık deneyimini seçmemiş kişi kendiyle, kalbiyle derin bir bağ kuruyor ki biliyor seçiminin ne olduğunu.

Korku, endişe, panik, kaygı ile oluşan stresin hücrelerine “ben pes ettim, sizin de haberiniz olsun” demek olduğunu biliyor. Öte yandan ruhsal olarak seçimini hasta olmaktan yana kullanan kişiler de hastalık koşullarının oluşması yönünde davranış kalıpları sergiliyor.

Aslında herkes seçimine uygun hareket ediyor.

Kendi kendinize sorup yanıtlayarak bu süreçte sizin elinizde olan değiştirebileceğiniz şeylerin farkına vararak gerçekten istediğiniz ne ise onu yaşamayı hayatınızda var edebilmenizi kolaylaştırabilecek bir çalışma paylaşıyorum. Bu çalışmayı kendiniz için ayırdığınız bir zaman diliminde yazarak uygulamanızı tavsiye ediyorum. böylelikle zihninizi daha kolaylıkla odaklayabilir ve cevapları daha net fark edebilirsiniz.

[if !supportLists]1. [endif]Seçiminiz hastalık deneyimi yaşamak mı yoksa sağlıklı yaşam deneyimi yaşamak mı?

[if !supportLists]2. [endif]Şu anda kendinize dışarıdan baktığınızda hangi duygu ve düşünceleri gözlemliyorsunuz?

[if !supportLists]3. [endif]Gözlemledikleriniz sevgiyle mi korkuyla mı bağlantılı?

[if !supportLists]4. [endif]İlk sorudaki seçiminiz ile kendinizde gözlemledikleriniz birbirini destekliyor mu?

[if !supportLists]5. [endif]Desteklediği noktalar nelerdir? Bunları hayatınıza daha çok uyarlayabilmek için neler yapabilirsiniz?

[if !supportLists]6. [endif]Desteklemediği noktalar nelerdir? Bu aşamada iki seçeneğiniz var.

  • Seçiminizi gözden geçirip değiştirebilirsiniz. “Yaşamımı sağlıkla sürdürmeyi seçiyorum. Seçimimin 100 % sorumluluğunu alıyorum. Bu seçimimle uyumsuz her duygu, düşünce ve davranışımdan kolaylıkla özgürleşmeyi seçiyorum. Bununla ilgili ihtiyacım olan ve ilahi olarak hak ettiğim, ilahi planıma uygun destek ve rehberlikle yolumuz kesişmesine izin veriyorum.” niyetini isterseniz yapabilirsiniz.

  • Seçiminizi olduğu haliyle kabul edip sorumluluğunuzu 100% alarak süreç içinde öğrenmeyi, deneyimlemeyi planladığınız her neyse onu içselleştirebilirsiniz. “Seçimlerimin 100% sorumluluğunu alıyorum” diyebilmek bu süreçte kolaylaştırıcı bir desteğe kavuşmanıza aracılık edecektir.

[if !supportLists]7. [endif]Tüm soruları sırayla yanıtlayıp, mümkünse yazarak, tamamladıktan sonra kalbine odaklanın. Yaptığınız seçimi kalbiniz de onaylıyorsa şimdi sıra seçiminize uygun hareket etmek için kalbinizin her daim açık ve davranış ve eylemlerinizin de bunu desteklemesi için anda kalmak olsun.

Lucius Annaeus Seneca’nın bu sözü seçim yapma hakkınız olduğunu ve seçim yaptığınızda her şeyin kolaylaşacağını hatırlatsın size. “Hangi limana gideceğini bilmeyen gemiye hiçbir rüzgardan fayda gelmez.”

Takip etmek isterseniz sosyal medya kanallarım;

Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page